24 Şubat 2009 Salı

sonraa...

daha 19 yaşındayız, dedim...
ilk babamın bana sağladığı sosyal güvence aklıma geldi...
hem ailemi nasıl karşıma alırdım ki... tamam yıllardır kendi başımın çaresine kendim bakıyorum ama hala parasal olarak bağlıyım onlara... duygusal açıdan da bağlıyım gerçi, üzmek istemem onları... aslında yeşil'in ailesi için durum daha kötü, tek çocuları gizli gizli tanımadıkları kızın biriyle evleniyor...

başta ciddiye almadım aslında onu... öyle aklına birden gelip düşünmeden söylediği belliydi... ciddi olduğuna ikna etmeye çalıştı beni... pek ikna olmadım, fikrinin değişeceğini sanıyorum...
aslında evlenirim o kadar önemsemiyorum bu konuyu ama annemlerden nasıl gizleyeceğimi bilmiyorum... soyadını bir şekilde hallederiz de, şu sigorta numarasından yakalanırım gibi geliyor...
sonra nasıl açıklıycam ki durumu, yeşil'in varlığından haberleri bile yok... bi' kardeşim biliyor işte... bir de kim bilir nasıl hayaller kurmuşlardır bunlar benim için... bilmiyorum ya, aslında en azından 1yıl anlayamayacaklarını bilsem, evet demekte hiç tereddüt etmem... sonrada açıklarız bi şekilde göstermelik bir şeyler yaparız...
sonuçta bir şey değişmiycek hayatımızda, yine öğrenci olucaz, belki aynı eve çıkarız ama bunu bu konu gündeme gelmeden önce planlamıştık zaten...
çocuk oyunuymuş gibi bahsediyorum di mi?
ama öyle değil mi zaten, bence bağlılık için evlenmeye gerek yok... belki yeşil'i bana bağlı kalması için evlenmemize gerek olmadığına ikna ederim, belki düşünüp kendi vazgeçer...
cumaya kadar süre verdi bana düşünmem için...
bilmiyorum ya...
korkuyorum...
hayır diycem galiba...
bunun için kimseden vazgeçmeyeceğim, kimseyi karşıma almayacağım, korkmayacağım bir gün gelir mutlaka...

23 Şubat 2009 Pazartesi

mutluluk


insanlar kederden içer ya sigarayı, ben sadece mutlu olduğumda zevk alıyorum o dumanı içime çekmekten...
ya da alkol, üzüldüğüm için de içmişimdir kimi zaman ama sadece mutlu olduğum zamanlarda sarhoş olmuşumdur... bol bol gülüp saçmalayıp güzel anılar bırakmışımdır insanlarda, buluştukça hatırlayıp gülüştüğümüz...
aslında çoğu zaman hayatından memnun, mutlu görünürüm ben; kendi kendimi mutlu edebilirim, iyimserim sanırım... ama gerçekten mutlu olduğum farklı anlarda vardır, kendi kendimi mutlu etmemin gerekmediği anlar, başkalarının beni mutlu ettiği zamanlar...

...

evlenme teklifi aldım bugün...


13 Şubat 2009 Cuma

insanların benim güvenimi kazanmalarına gerek yok, kaybetmesinler yeter...

fazla mı güveniyorum insanlara...
kolay güveniyorum belki... ama duyduğum güven sarsılmaz değil ki...
yaptığım güvenmekten çok tanıma şansı vermek aslında, güvenmeden bir insanı ne kadar tanırsın ki... ben insanların bir bakışta ne mal olduğunun alaşılabileceğine inanlardan değilim...
hem birine güvenirsen, o kişi de kendini güvenilir hisseder... güven değerlidir, kimse kaybetmek istemez...

evet... hoyratça dağıtıyorum güvenimi etrafa, çevremdeki insanlara güveniyorum... kime tanıma şansı vereceğimi bilecek kadar da zeki buluyorum kendimi... kime hangi konuda, nerde güvenebilceğimi de biliyorum...
sen kalkmış bana "bende birine çok güvenmiştim ama... " diyorsun...
benimde güvenimi hiçe sayanlar oldu... ama ben insanlara güvenerek yaşıyorum işte... değer veriyorum insanlara...

yatılı okurken gece sohbetlerimizden birinin konusu "okulun başlarında birbirimiz hakkında ne düşündüğümüzdü", çok azı hakkında bir şeyler söyleyebilmiştim... önyargılı biri değilim, insanları zamanla tanımayı seviyorum...
düşünce insanlara seçici bir güven duyduğum söylenebilir... tanıdıkça kime hangi konularda güvenebileceğimi görüp, o konularda yardım istiyorum... kimseye tam anlamıyla güvendiğim söylenemez aslında, belki bu yüzden fazla yara almadım... ya da kolay atlattım...

böyleyim işte bende...
ama senden önce kimse insanlara bu kadar kolay güveniyor olmakla suçlamamıştı beni...
beni korumak için kendine bahane mi arıyorsun?

1 Şubat 2009 Pazar

seni benim için yaratmışlar...

özlüyorum seni...
günün hiç olmadık saatlerinde, alakasız anlarda aklıma geliyorsun... öyle anlık özleyişler duyuyorum...
uzun zamandır böyle özlememiştim kimseyi...
iyi ki benimsin diyorum... öyle bana ait hissediyorum ki seni... sevdiğini de, özlediğini de anlıyorum... başlarda özlemi yenmek için, kendini bensizlikle sınadığını varsayıyordun... gülüyordum sana... bıraktın artık varsaymayı kalan iki haftanın nası geçeceğini düşünüyorsun...
bazen öpesim geliyor seni, bazen senin bana sarılasın... ama sadece konuşuyoruz... o bile iyi geliyor, seviyorum seni be çocuk!
tatil dönüşü bir hafta okulu ekip, yanına gelicem... merak ediyorum yaşadığın şehri, aslında daha çok o şehirdeki seni...
rüyalarını dinliyorum, rüyalarında bile seviyorsun beni... rüyalarımı hatırlamam için uğraşıyorsun bi de... aslında geçen gördüklerimden birini hatırlıyorum... aylin'in yeni sevgili adayıyla öpüşüyordum... sana anlatmadımş, gereksiz bir ön yargı olurdu...
aslında sen yokken başka erkekler ilgimi çekmiyor değil... ama düşünüyorum bir eksiği çarpıyor gözüme, ve sen tam istediğim gibi oluyosun onun eksiğinde...
seni daha önceden hayal etmişim gibi hissediyorum bazen... oluyo bana öyle... hayalimde bir tanışma sahnesi vardı hep, birinin benimle birgün o şekilde tanışmasını çok isterdim... sen değildin ama öyle bir tanışma yaşamıştım günün birinde... sen de öylesin işte, sanki seni ben yarattım...
sana belirli açılardan bakmayı çok seviyorum... gözlerin kapalıyken mesela ya da bana sığınmışken, başın omzumda ellerim saçlarında dolaşırken... zayıf anlarını seviyorum ama güçlü olman hoşuma gidiyor...
öyle işte... özledim seni...