4 Nisan 2010 Pazar

kendime dönüş

aşkı da sığdırdın şu yirmi yıllık hayatına, aferin!
şimdi kendine dönme, biraz değişme; biraz kendini, düşüncelerini geliştirme zamanıdır... aşk kendini ikinci plana attığın bir duraklama dönemidir çünkü. hem insan en parlak fikirlerini yirmili yaşların ortalarında üretirmiş, o parlak fikirler için birikim yapma zamanı şimdi...

insanlar arası ilişkiler konulu bir dersimizde hocamızın söylediğine göre, üniversitedeki bu sevdiceklerimiz, mezun olduğumuzda içine düşeceğimiz yeni yaşam tarzlarımıza uyum sağlayamayacaklarmış... öğrenci hayatının sorumsuzluğu, iş hayatının sorumluluğunu kaldıramayacakmış... tabiki genellenemez ama haksız da değil... bırakın gelip, geçsinler işte...

artık konuşmalarımda psikolojiye özgü terimler, örnekler, yorumlar kullanıyorum sürekli... bu konuda bir bilgi birikimim olduğunu karşımdakine hissettirebiliyorum artık... hem bu konular sayısal bilgiler gibi olmadığından, insanlarla ilgili olduğundan ilgi çekici de oluyor... ne de olsa herkes insanlar arası ilişkiler hakkında düşünen, çıkarımlar yapan "naif" birer psikologdur :)

psikoloji okuyan/okumuş bir sevgiliye katlanmak zordur demişti bir derste bir başka hocamız... öyledir de, düşünsenize karşınızda söylediğiniz bir söz üzerine veya konuşurken yaptığınız el hareketine bakarak aklında onlarca çıkarım yapabilecek biri var. içten olduğunuzda iyi güzel sizi diğer insanlara göre daha kolay anlar da; her insan bazı şeyleri gizler, bazı şeyleri kendine saklamak ister... zor iş, çok zor iş o kadar açık olabilmek...

aslında eski o içten yazılarımı özlüyorum, bu blogda yazıp da çok beğendiğim bir yazım yok mesela, kendimi pek iyi anlatamıyorum... biraz kendime dönmem lazım...


2 yorum:

ferdagokturkince dedi ki...

gayet iyi yazmışın işte.

aaAUu! dedi ki...

saol... sadece fazla gerçekçi olması canımı sıkıyor :)