7 Eylül 2009 Pazartesi

soğuk bir gün...

büyülü bir sakinlik var sanki bugün üzerimde...
hoş ama sanki bugünden sonra her şeyden sıkılacakmışım gibi bir his de taşıyo içinde...

müzik eşliğinde okuyabileceğim kitaplarımdan okudum biraz... şu anlamak için kafamı çok yormayacağım kitaplardan...
bir neskafe yaptım kendime, içimdeki entel ruh uyandı sanki... yazıya başlamadan önce de günün ikinci sigarasını içtim...

resmen soğuk hava, bir ara dışarı çıkıp dolaşasım gelmişti ama duştan sonra geçti...
26 yaşındaki 8 yıldır üniverste öğrencisi sıfatını üzerinde taşıyan kuzenim mesaj atmış "bi gece bara gidelim" diye... olur dedim...
sonra bi yerdeyim boşsan gel, dedi... tamam dedim bende...

soğuk bir gün, özlemişim...

2 yorum:

nihatdemirkol dedi ki...

DORUKTAN SONRA:

Her şeyin büyülüsü, bir yerde yaşanan doruk noktasıdır o duygunun. Doruktan sonra ne olur tahmin et; tabii ki iniş. Bu yüzden bu büyülü sakinliğin devamında bir sıkılma ya da başka bir hoşnutsuz duygu geleceğini hissetmen gayet normal. Yine de içsel farkediş konusunda yetenekli kılınmışsın.

Geçenlerde bir başka blogta bir söz okumuştum; "ey acı şiddetlen. nasıl olsa biteceksin" Bu, (dünya gerçekliğinde)hoş haller için de geçerli bir durum. Hele de nefsanî bir hoşluk ise.

NESCAFE:

:)) Bende de entellik hissi uyandırırdı eskiden. (Bıraktım içmeyi; pek çok şey gibi.) Şu eczanelerin eşantiyon verdikleri türden derin ve gösterişli kupalarda, soğuk bir havada ya pencere önlerinde dışarıya dalıp giderek ya da kanepede bacaklarımı kalçalarıma kadar çekip çenemi de diz kapaklarıma dayamak ve yine derinlere dalmak sureti ile içmek (veya içtiğimi hayal etmek) çok daha hoşuma giderdi; tabii ki bir müzik eşliğinde. (şart değilse de)

Geçti artık; bana anlık hoşluklar yaşatan o haller bitti; şimdi hoşluklarım çok daha derin, titreşimli, çaplı ve uzun süreli. ÇOK ŞÜKÜR.


BAR:

Yine ağırlıklı olarak bira mı içiyorsun?

Bırak şu içmeyi artık; içmek, içsel derinliği zamanla yok eder ve insanı sığlaştırır. Kendi özümüzle iletişimde büyük ve kalın bir perdedir Kİ sen de kendi özüne dokunuşlar ve bu konuda verilmiş bir yetenek ve istek görüyorum; kaybolsun istemem, bu yönünü korumalı ve geliştirmelisin.

VE;

aylar sonra seninle bu konuşmam iyi geldi. evet, iyi geldi. sen de iyi olasın; iyiliklere yürüyesin, iyiliklerde kalasın.

selam ile.

aaAUu! dedi ki...

o içsel farkedişten biraz nasibimi almışım haklısın ama çok değil...

nescafe:
ben nedense insanları o anlık hoşluklarda tanıyabileceğimi düşündüm hep... kendin olmayı biraz kontrolsüzlük olarak gördüm, biliyorum sen öyle düşünmüyorsun... aslında seninki de bir bakıma anlık sayılır, sonsuzluğun içinde uzun nedir ki :)

bira:
eskisi kadar çok içmiyorum artık, canım da çekmiyor,öyle arada işte zevkine... bira içemiyorum artık en fazla 2, fazlası hoşuma gitmiyor...
nedense yazdıkların "aşk"ı, elif şafak'ın romanı olan, hatılattı... hafif mistik... ara ara çok uzaklaşıyorum kendimden farkındayım, ama farkediyorum sonra kendimi ne kadar ihmal ettiğimi ışığıma geri dönüyorum...

ve:
yaklaşık bir aydır internete girmiyordum... bugün bölümümle ilgili çevirecek bir makale bulmak için laptopumla okula gelmiştim... şans, sen de bugün yazmışsın,hoş bi tesadüf...
iyi geldin bana... derin, titreşimli, çaplı ve uzun süreli hoşnutlulklar huzur dolu geliyor kulağa... ama huzur aradığım bir dönemde, yaşta değilim sanırım :)
sevgiyle kal! :)